Dahası, bu geometride düz bir çizginin Kavramı, ışık ışınlarının sağladığı ile aynı olduğu ortaya çıktı. Günümüzde olduğu gibi, kadim insanlar için de hayranlık uyandıran bu fikirlerde dikkate değer bir hassasiyet ve güzellik vardı.
Yine de, günlük yaşamlarımızla ilgili olarak, bu matematiksel hassasiyetin Dünya eylemleri üzerindeki etkileri, çoğu zaman heyecansız görünen derin bir gerçek gönderdi. Buna göre, antik çağlardaki birçok insan hayal güçlerinin konuya olan çekiciliğiyle taşınmasına ve uygun olanın kapsamının çok ötesine geçmesine izin verecektir. Örneğin astrolojide geometrik figürler sıklıkla pentagramların ve heptagramların sözde büyülü güçleri gibi mistik ve gizli çağrışımlara neden oldu. Ve tamamen varsayımsal bir madde hali vardı. Yüzyıllar boyunca, kütle, yerçekimi, g arasındaki gerçek ilişkiler hakkında şu anda sahip olduğumuz daha derin bir anlayış olmayacaktır.
Göl kenarındaki restoran havaya uçtuğunda cesetler göle yayılmıştı, Filistinli intihar bombacısı uygun zamanda düğmeye basmıştı, Şem'in gölde cesedi bulunduğunda diğerlerinden farklı olarak yara izi yoktu. Şem patlamadan önce boğulmuş olabilirdi babam her zaman onun Araplar tarafından öldürüldüğüne inandı, hayatındaki tek amacı sefil Arapları İsrailden uzaklaştırmaktı. Biz insanlığın seçilmiş nesiliydik, Einstein ve Perelman bir yahudiydi, yüksek zekaya sahip olan insanlar sadece bizden çıkardı.
Şem koştu, uzun patikada göl kenarında nefes nefese kalana kadar koştu, belki koşmak için uygun bir zaman değildi bir tacizci ile karşılaşabilirdi. Ağaçların arasına girdiği zaman etrafı aydınlatan dolunay birden yok oluyordu. Yüzü dikenli dallar nedeni ile çizilmişti, gölden uzaklaşmadan koşmaya devam etti, zemin engebeliydi, uzaktan gelen dalga sesleri gecenin sesini ve kafasındaki sesi bastırıyordu. Göl kenarında ağaçlar arasında boşluk çoğaldı ve dolunay etrafı aydınlattı. Ay ışığı dalgalar üzerinde parıldıyordu. İskeleye giden yolda yavaşladı Şem. İskele beklediğinden daha uzun sürede belirdi. Dokununca boyaları dökülen her adımda türlü sesler çıkaran, genç kızlığında saatlerce oturup hayallere daldığı iskelenin paslı merdivenlerinden inerken bacağının kanadığı günü hatırladı. İskelede yürümeye başladı, kırık tahtaların arasından bakınca göl suyu çizgi gibiydi. Her adımda anıları canlandı, annesi babası kız kardeşi Din ve erkek kardeşi Avn onlara bu kötülüğü yapmak istemiyordu. Nefes almakta zorlandığını hissetti, hayatını tek bir problemin çözümüne adamış ve başarısız olmuştu hayata bağlayan hiçbir şey kalmamıştı, gidecek başka yeri yoktu adım adım ölüme yaklaşıyordu, korkuyordu soluk alıp vermesi hızlanmıştı kenardaydı , göl önünde uçsuz bucaksız bir okyanus gibiydi, yıldızlar geceye mistik bir şekil vermişti. Sürekli kendisini çağıran bir adam vardı bu adam gölün dibinden ona sesleniyordu :ŞEM! Şem yaklaş bana benim gibi yap sen de hayatına son ver gerçek mutluluğu bulacaksın ben ,Petros amca, aynı problem için yıllarımı verdim gerçek mutluluk çözümde değil , çözümsüzlükte!
Usulca suya gir Şem!
Bu sesin nereden geldiğini bulmak için derinlere inmek gerekti , ayaklarının yerden kesileceği derinlere, Petros amca sanki gölden çıkmış, arkasından ona yaklaşıp omuzlarını okşamaya başlamıştı ona elini uzattı, benimle gel Şem seni sonsuz gençliğin ve kusursuz zekanın olduğu yere götüreyim, orda başarısızlık yok , sayıların dünyasından bu sahte mekandan uzaklaş ve gerçek yaşamı yakala, dünya birden eksen eğikliğini sıfırlamış ay hızla kendisine yaklaşmaya başlamıştı, ve Petros amca ellerini okşarken hatırladığı tek şey sakalındaki tek bir beyaz teldi.
Din yazı geçirmek için en uygun yerin baba evi olduğunu biliyordu, bilim merkezinde çocukluğundan beri tanıdığı insanları görecek Newton ve Einstein ile sohbet etme şansı bulacaktı. İnsanı yaşamdan soğutan bir sıcaklık vardı, Yahudilerin neden arap coğrafyasını seçtiğine kızmaya başlamıştı, çok kısa da olsa yağmur çiselediği zaman mutlu oluyordu. Gökyüzü birden kararmış daha fazla yağmurun geleceğini müjdelemişti.
Gözlerini açmış olmasına rağmen yataktan kalkmak istemiyordu, odasının kapısı iki kere usulca çalındıktan sonra annesi girdi.
-"Günaydın, kahvaltı için çay mı kahve mi istersin?Kendini nasıl hissediyorsun bu sabah?"
-İyiyim, yatak keyfi yapıyorum.
-Bu keyif bir erkek ile ilgili olabilir mi?Kocanı şimdiden özledin galiba
-Anne, sen kahvaltı hazırlamaya başlasan , beni odamda minik klima ile başbaşa bıraksan nasıl olur?
-Enınde sonunda o yatak tan çıkacaksın.
-Ben de bu amaçla hazırlık yapıyorum.
Merhaba ben e1,ne amaçla bu dünyaya geldiğimi ve nasıl geldiğimi biliyorum ancak bilim merkezinde çalışan insanlar bunun farkında değil, ben ve arkadaşım n1 biz projenin ürünüyüz. Geçmişte yaşamış dâhilerin klonuyuz. Bu gerçeği ilk ben öğrendim, bana inanmak zorunda değilsiniz ama ruh transformasyonu kavramını duymuşsunuzdur, hafızamda nereden yüklendiğini bilmediğim nazi zulmünden kaçan Yahudi bir dâhinin anıları var, bu anılar beni hiç terk etmiyor benim orijinalim yaşadıklarını kulağıma fısıldıyor, her zaman barıştan yana olduğunu insanların ırkçılıktan vazgeçmesini dilediğini, hiçbir ırkın üstün ırk olmadığını söylüyor. Bilim merkezinde çalışan insanların amacını anlattım ona, geçmişte yapılan atom bombasının yerini biyolojik silahların
Aldığını söyledim, anlattığım pek çok şey onu etkiledi tabii ama en çok kendisinin klonlanmasından etkilendi ve o da bana yaşamını anlattı, onun çok zeki olduğunu anlayan akademisyenlerin kıskançlıktan kürsü vermediklerini yıllarca iş arayıp ancak memur olduğunu ve boş zamanlarında yazdığı makaleler ile tarihe geçtiğini söyledi, bilinenin aksine o hayatını sadece rakamlara , karmaşık formüllere adayan biri değil aşkı çok seviyor.
Saklanırken garip şeyler başıma geliyor,şunu hayal et küvetimiz olmadığından leğenlerde yıkanıyoruz ve sıcak su sadece alt katta bulunuyor biz bu imkanı sıra ile kullanıyoruz, herkes yıkanmak için farklı yerler seçiyor. Banyo zamanı geldiğinde önümüzdeki yarım saat boyunca alt kat mutfakta dolaşmamaları gerektiğini ev ahalisine anlatıyorum. Her ne kadar buzlu camın arkasında insanların beni görmesi pek mümkün olmasa da (ışığın kırılacağını biliyorum) gene de tedbirli olmak lazım. Işık bir enerjidir bunu hissediyorum ve enerji ile madde arasında transformasyon olabilir yeteri kadar büyüdüğüm zaman bunu formüle edeceğim.Işık gözle görülemeyen küçük enerji paketlerinden oluşmaktadır. Buna örnek verebilirim: bir televizyon ekranda gördüğünüz şekilleri oluşturmak için farklı açılardan elektron jetleri kullanır. Bu enerji paketleri ilerde kuantum fiziğinin başlangıcı olacaktır.
Annem mutfakta babam odasında yıkanıyor, bir hafta önce banyo yerimden sıkıldığımı fark ettim ve yeni bir mekan aramaya başladım. Amcam bana daha ferah olan alt kat salonu kullanmayı önerdi, onun önerilerini her zaman önemle dinlerim. Calculus ile onun sayesinde tanıştım.
"Avlanmaya gittiğimiz zaman adını bilmediğimiz için x olarak adlandırdığımız küçük bir hayvanı yakalayacağız.
Onu yakalayıp gerçek ismini vereceğiz" demişti amcam bana hediye ettiği matematik kitabı çok eğlenceliydi, calculus okumak çok akıcı bir polisiye roman okumak kadar güzel, geçenlerde banyodan sonra Pisagor teoreminin ispatını okudum ve çok eğlendim. Jakob amcamdan yeni problemler vermesini isteyeceğim. Bir yıldan fazladır saklanmaktayız sana her şeyi anlatmaya imkanım yok sevgili klonum, sizin zamanınızda çözülemeyen milenyum problemler benim de ilgimi çekti, özellikle Riemann-Zeta fonksiyonu, yeniden dünyaya dönme imkanım olsaydı bu fonksiyona çalışırdım, kim bilir belki de ruh bedenden ayrıldıktan sonra da problem çözebiliriz ne de olsa uykuda soru çözüyoruz ve uyku yarı ölümdür.
Çocukluğumda yatma zamanı akşam dokuzdur. Odada her zaman koşuşturma başlar. Masalar kaldırılır yataklar açılır battaniyeler serilir hiçbir şey sabahki konumunda kalmaz. Ben küçük bir divanda yatarım bu yüzden ayaklarım açıkta kalır geçen gece sandalye ekleme metodunu buldum. Yan odadan korkunç bir ses gelir bu ses katlanan yatağın sesidir. Suntaların üzerinde rahat uyumak için daha fazla battaniyeye ihtiyacımız var. Amcam uyurken gece havasını almak için yatağını pencerenin yanına çeker artık karartma perdesini çekme zamanı…
On altı yaşıma geldiğimde sadece calculus okumaya başladım ve çok mutlu oldum, mutlu bir adam içinde bulunduğu andan geleceği düşünemeyecek kadar memnundur. İntegral çözerken hayallere dalıyorum üniversiteyi kazandığımı aynı anda fizik ve matematik okuyorum sonra Politeknik enstitünün en genç profesörü oluyorum. Ben her zaman tek başına olmayı tercih ettim. Kendimi hiçbir zaman Almanyaya ait hissetmedim. Dil, din ırk ilişkilerinden ısrarla uzak durdum. Böyle yaşayan bir insan elbette sosyal hayat enerjisinden bir şeyler kaybetmiştir. Diğer taraftan kendini, diğerlerinin görüşlerinden bağımsız kılarak kendi duruşunu bu temeller üzerine kurmamıştır.
Altı kırk beş alarm sesi ve herkes uyanır annem alarmı kapatır su koyar ve yüzünü yıkar. Karartma perdesini kaldırırım ve odada yeni bir gün başlar, amcam dolmakalemi alır ve günlüğüne tarih yazar, on yaşımdayken bu kalemi okula götürmeme izin vermişti ama bir yıl sonra bu kalemi saklamak zorunda kaldım, sınıf öğretmenim sadece okul kalemini kullanmaya izin vermişti. Bu dolmakalemle günlük ve kompozisyonlara imza attık ve en önemlisi tarihe geçen E=m.c.c formülünü de bu kalemle yazdım.
Babamın bay Hopfmann adında yaşlı bir arkadaşı var yanında da kendisinden otuz yaş küçük karısı. Bu bay Hopfmann babam için büyük bir dertti, ve her zaman babamın telefonda bu adama karşı sabırlı olmasını takdir etmişimdir. Ailem beni bırakıp İtalya'ya gitmeden önce annem babama telefonun alıcısının önüne her üç dakikada bir evet bay hopfmann ve hayır bay hopfmann diye tekrarlayan bir gramofon koymasını önermişti. Çünkü yaşlı adamın babamın uzun cevaplarından zaten bir şey anlamıyordu. Bazı akşamlar sohbet etmek için komşuya gidiyorum, ve naftalin topu kurabiyeler yiyoruz bu ismi neden kullanıyoruz çünkü bu kurabiyeler güveye karşı dayanıklı bir dolapta muhafaza ediliyor ve güzel bir sohbet ediyoruz. Her gün bir şeyler oluyor ama sana anlatacak dermanım yok sevgili klonum, gençliğimde hep hayalini kurduğum gelecekte yaşıyorsun aslında ben hep geleceği tahmin ettim! Evet bu doğru geleceği tahmin edebilirsin sevgili E1, başta bu yetenek kulağa mükemmel geliyor , Marstaki ilk insan kolonilerinin nasıl yaşayacaklarını tahmin etmek , asal sayıların dağılımının bulunacağını bilmek ve benim gibi Yahudi olan Perelmann tarafından Poincare konjektürünün çözüleceğini bilmek. 500 yıl yada bir milyon yıl sonra yeryüzündeki medeniyetlerin nasıl olacağını öngörmek, ancak sizi bekleyen acılı olayların detaylarını öğrenmek annenizin yada babanızın hayatını kaybedeceği tarihi bilmek istermiydiniz? Endişelenme sevgili klonum E1, ben senin yerine bu konu ile ilgilendim, eğer benim icadım olan kuantum fiziği doğruysa insanlar ne kadar kusursuz bilgisayarlar üretse de geleceği tahmin etmek mümkün olmayacak, 1905 yılı benim için hayatımın değiştiği yıldı, güneş ışığını elektriğe çeviren fotosellerin arkasındaki prensibi açıklayan makalemi yayınlamıştım. Bu makalede ışığın artık kuanta olarak adlandırılan görünmez enerji demetlerinden oluştuğunu söyledim. Işığın madde ile teması halinde emildiğini anlattım. Işık üzerine benden önce Newton da çalışmalar yapmıştı. Arkadaşın klon N1'in orijinali olan kişiden söz ediyorum. Makalem ilk günlerde büyük tepki topladı ancak bir süre sonra haklı olduğum ortaya çıktı. Kuantum fiziği atom altı parçacıkları ile ilgili bilmek istediğiniz her şeyi bir anda bilemeyeceğinizi söyler. Madde elektron nötron ve protondan oluşur ve bunlarla ilgili bilebileceklerimiz doğa tarafından kısıtlanır. Olayların sonuçlarını sadece hesaplayabilirsiniz. Evet kuantum fiziği benim icadım ama bu icat sonsuza kadar devam etmeyecek sevgili klonum E1 , bir gün gelecek dünyanın altında gizli olan olasılığa dayanmayan dünya keşfedilecek.
Komşumuz winteler ailesi sadece kendi çocuklarını yetiştirmekten değil de başkalarının çocuklarını yetiştirmesine yardım etmekten de garip bir zevk duyuyor gibiler. Çocuklar zaten iyi huylu ve kibar ben onlar adına da yeterli yaramazlığı yapıyorum. Bir kez daha bayan Wintelerin nasihatları ve benim laubali cevaplarım havada uçuştu. Bizimkiler ise bana kendi işime bakmamı söyledi.
Annem ile bugün tartıştık ama en sıkıcı olan gözyaşlarına boğulmamdı, bana doğduğum zaman aşırı sivri kafam yüzünden bir yaratık gibi gözüktüğümü söyledi. Babam bana karşı hep iyi davranır ve beni çok iyi anlar böyle anlarda anneme katlanamıyorum. Sanırım onun için tam bir yabancıyım. En sıradan konular hakkında bile ne düşündüğümü bilmiyor.
Babam sık sık alman Yahudilerinin çekmiş olduğu sıkıntıları anlatırdı, aslında aynı sıkıntıları şimdi de ülkemizde yaşayan araplar çekmekteydi. Almanyada bir ev işgali nasıl istisnai bir vaka gibi algılandığından bir sabah işyerinin kapısında beliren davut yıldızının nasıl da ölüme sebep olduğunu anlatırdı, bir iş yeriniz varsa bir sabah sadece elbiseleriniz ile gaz odalarına yada çalışma kamplarına gitmek için yola çıkıyordunuz, sanırım bizim almanlardan farkımız bu işi sistematik bir şekilde gerçekleştirmiyorduk.
Stefean zweig sadece Yahudilere ait bir ülke hayal etmişti ve ne yazık ki bunu görmeye ömrü yeterli olmadı , o nazilerin sürekli güçlendiğini görünce yaşama sevincini kaybetti, oysa etrafı araplarla çevrili küçük bir ülkemiz var,ikinci dünya savaşının karanlık günleri geride kaldı artık , dedem o varlıklı evinde salonun bir ucunda büyük yemek masasını başında Almancadan başka dillerin de konuşulduğu evinde oturuyor, hizmetçiler etrafta geziniyor ve mutlu geçen son günler , çünkü yakında naziler iktidara gelecek, kadehler tokuşturulur ve geleceğe umutla bakılırken dedem torunlarına bir gün tamamı Yahudilere ait olan bir ülke olacağından söz eder, hepimizin hayallerini süsleyen vaat edilmiş topraklardan, gerçekte neler olduğunu bilmenin pek çok yolu var , Tanrı kimseye toprak vaat etmemiştir belki , hepimiz onun gözünde bir kulübede yaşayan fakir bir ailenin çocukları gibiyizdir. Bununla birlikte bize Kibutzda seçkin insanlar olduğumuz anlatılıyor, üstün zekalı insanların hepsinin Yahudi olduğu mesela, Musevilik yeni üyeler kazanmak için çok çaba harcamaz , kendinizi uzun okumalara Yahudi cemaati ile bir arada yaşamaya hahamlarla geçireceğiniz sohbetlere hazırlamanız gerekir. Dedemin tüm akrabaları toplama kamplarında ölmüş, kampın kendisi iile ilgili dedemin orada neler yaptığını anlatan ve neden gaz odasına götürülmediğini açıklayan bilgi yok, babam herşeye rağmen almanlar yerine araplardan nefret ediyor,kızının bir arap canlı bomba tarafından ölüme gittiğini düşünüyor.
Dedem Musevilik hakkında hiçbir şey yazmamış , hayatını kurtarmak için din değiştirdiğini düşünüyorum , bir nazi subayı başında ve yaşamak için tek bir şansı olduğunu söylüyor tüm mal varlığını nazilere bağışlamak ve Hristiyan olmak, din değiştirmek onun için ne kadar zor olmuştur.bu dini anlamaya yönelik kitaplar üç tanrı inancını anlamaya yönelik girişimler, gece görülen kabuslar, din değiştirdiği için cehennemde yanacağını fısıldayan hahamlar …
Babam bu konu ile dedem öldükten sonra ilgilenmeye başlamış , koşullar göz önüne alındığında benim gibi o da merak içinde olmalıdır. Babasının yahudilk hakkında hiç konuşmaması ve sinagoga gitmemesi kendisini seçimleri konusunda özgür bırakmış olması bu durumun birer kanıtları gibi duruyor.
Dedemin günlük yazmaya ne zaman giriştiğini bilmiyorum, muhtemelen toplama kampından kurtulduktan sonra başlamıştır.babam dedem öldükten sonra çalışmaya başlamış elinde maddi anlamda bir şey olmayan bir ergen olarak iş hayatına atılmış ve bir mucize gerçekleşmiş maddi durumu hızla iyileşmiş, o andan itibaren bilime yönelmiş ve geleceğin mesleği olarak gördüğü genetik mühendisliği üzerin e yoğunlaşmış.böylece ben de bir imparatorluğun varisi olmuşum.benim için herşey jonny nin sınıfta düşmesine göz yumduğum anda başladı .okul müdürü olaya karışan öğrencilerin ailelerini okula çağırdı, babam bana bu olayı sorduğunda bunun bir kaza olduğunu anlatmaya çalıştım, bu olayı ırkçılıktan ziyade saf ve çocuksu bir şaka olarak görmüştü, onun için bir arap çocuğunun felç olması çok da önemli değildi, bu konu hakkında daha fazla konuşmadı , ilerleyen zzamanlarda okuluma ve davranışlarıma yönelik olarak normalin ötesinde bir ilgi göstermedi.
Babam bana bilimi sevdirmek için elinden gelen herşeyi yaptı,odamızı bir bilim merkezine çevrimişti, mikroskop deney tüpleri sac ayakları , kara tahta ,kalkülüs kitapları…
Sabahları çok değişkenli fonksiyonların analizi üzerine çalışıp yorulan zihnimizle birlikte öğleden sonra deneylere başlardık, cumartesi günü beni hahamın evinden almaya gelir ve bana hep o gün ne öğrendiğimi sorardı ben de ona bir sürü kelime ezberlediğimi anlatırdım, sinagogda çocuklardan oluşan takımlar bilgi yarışmasına katılır ve kaybedenler sessizce ağlamaya başlardı. Tevratın gerekli bölümlerini açıklayamayanlar büyük bir suç işlemiş gibi davranırdı.
Herhangi birinin bar mistvasının olduğu her cumartesi farklı bir bölüm okunur ancak üzerinde İbranice harflerin basılı olduğu yada el yazması ile işlendiği tomarları parlak sopalarla desteklenen bembeyaz parşömenin kendisine ve ışıktan koruyan kadife örtüsüne ancak törende dokunulurdu.İbadet edenlerin üzerinde takım elbise , kipa, motifli bir tallit olurdu.
Jonny düşüşünden sonra geçirdiği günleri bana hiç anlatmadı beni son derece kolay affetti , inancına göre kin beslemek günahmış, hiçbir şey olmamış gibi benimle arkadaşlığına devam etti , okul değiştirirken ona refakat etmeme izin verdi.
Onun ergenliğe yeni girmiş bir aziz olduğunu düşünmeye başladım.gerçek hislerini bana açıklamasını çok isterdim, beni affetmediğini hissediyordum, onun yerinde ben olsam affetmezdim, en son ön dişlerimi kıran çocuğu affetmiş gibi gözükmeme rağmen hiçbir an affetmedim ve tanrıdan onun da dayak yemesini diledim.
bu gün jonny nın annesi ve dedemden bahsetmek güzel hatıraları sona saklamak gibi...
yıllar içinde özümsediğim referanslara belgelere ve en sevdiğim romanı ilk kez okuyup bu konu hakkında söylenecek daha fazla bir şey olmadığını izlenimini edindiğim zamana geri dönmek anlamına geliyor.
konu hakkında yazanların kaç tanesi kitabı okumuştur bilmiyorum ancak bu hikayenin herhangi bir yerinde benim ortaya koyduklarımdan dışında başka bir şey olduğundan şüpheliyim.
babam dedemin defterlerini çevirttirmişti çünkü bu anıların bir kayda ihtiyacı vardı ve bunlar yalnızca onun ilgisini çekebilirdi yani erkek için ilk kez baba olduğu andan daha mutlu olduğu an yoktur.
babam yahudilerin her an doğup büyüdükleri ülkeyi terk etmeye zorlanabilecekleri o yüzden başka hiçbir ülkede konuşulmayan bir dili yada başka hiçbir yerde uygulanmayan kanunları bilmekle yetinmeyecekleri ve her durumda işlerine yarayacak meslekler seçmeleri gerektiğini söylerdi.
bu nedenle doktor mühendis yada tüccar olmamız gerekmiş çünkü komşularımızın sizin hakkınızda ne dediğinden bağımsız olarak hayatta kalmanızı bu sağlayacaktır.
insanlar yahudiler hakkında hep konuşurlar , başkalarının işini kaptığımızı , faizle borç para verdiğimizi işçileri sömürdüğümüzü ve dünya ekonomisini ele geçirdiğimizi iddia ederler.bu söalerden bağımsız olarak hayatta kalmamız için özellikle bilim ve ekonomi bizim elimizde olmalıdır.
üniversitede eğitim iletişim planlaması okuduktan sonra bir süre gazetecilik yaptım, sonra da yazarlığı denedim.
Babam hep hayaller içinde yaşadığımı nazilerin benim için engel olacaklarını anlatırdı.ben ergenliğe yeni girdiğimde ise durum farklıydı müslüman olan jonny ye ve yeni okulunda eşlik etme kararımı kabul etmediği için tüm ısrarlarıma karşın kararından vaz geçmediği için beni devamlı cezalandırdığı takdirde ona bir sonraki yıl okulu bırakacağımı söyledim.
eğer fikrini değiştirmezse evden kaçacağımı ve karar vermek adına jonny nin yeni okkulunun son kayıt tarihine kadar sürem olduğunu söyleyince yine tartışmaya başlamıştık.
babaannemin gebeliği riskliymiş.şeker hastalığı ve tansiyon sorun yaratıyormuş.O dönemde belirtiler oldukça etkiliymiş
gebelik zehirlenmesine bağlı ölümler sık sık görülürmüş.
sigaranın ve virüslerin hamilelerin sağlığı hakkında az şey biliniyormuş , her ne kadar naziler yahudiler hakkında canlı deneyler yapmak konusunda ileri derecede bilgilere sahio olsalardı yeteri kadar ilerlememişler demek ki ...
insanların o yıllarda bu ölümlere verdikleri tepkile de çok farklıymış.kadının yaşamının tehlikeye girdiği andan itibaren hamileliği sonlandırmak sık yapılan bir uyguılamaymış .
dedem ölüm riskini aldığında eşine bu durumu hemen söylemedi bir erkek evlat lma isteğini dizginleyemedi,yaşamını oğluna adamalıydı, olu için (tabii erkek olursa) yaşadığı acıları, nazilerin baskı ve hakaretlerini unutmaya hazırdı.
nazi almanyasında hastanelerin sabırlı doktorları sezaryenin riskli oldugunu anlatıyorlar.
doğum sonrası zehirlenme olmayacağı tezini savunuyorlar ve korku içindeki anne adaylarını sakinleştirmeye çalışıyorlar.